20 Ekim 2010 Çarşamba

Evvel zaman içinde...

Bizim bu masallarla başımız dertte.

Ya çağın çok gerisindeler, ya da çocukları ürkütecek derecede vahşiler.
Evvel zaman içinde, çocukların psikolojisini bu kadar bozacak masalı yazmak için psikopatlar heyeti mi toplandı acaba?

Kurt, kırmızı başlığın ninesini yer, sonra doymaz kırmızı başlığı da yer. Sonra bir oduncu gelir, karnını yarar, ikisini kurtarır, içine çakıl taşı doldurur, kurt su içmeye gider, dereye düşer boğulur. Bu nedir şimdi? Gel de çocuğuna anlat bu fanteziyi, insan yiyen kurtlar, karın deşen oduncular. Neyse ki son zamanlarda biraz revize edildi, kurt artık nineyi dolaba kilitlemeye başladı. Bizdeki kitapta böyle ama doğal olarak soruyor kızım, nine niye dolaptan imdat diye bağırıp yardım istememiş? Elini ağzını bağlamış gibi birşey desem çocuk dehşete düşecek, çelik dolap oldu bizim masaldaki. Ses geçirmeyen çelik bir dolap…

Daha felaketi var, pamuk prensesin kalbini isteyen kötü kalpli kraliçeye ne dersiniz? Avcı onu öldürmemek için bir ceylan katlediyor, onun kalbini söküp kraliçeye götürüyor, bir de yetmezmiş gibi pamuk prensesin elbisesinden bir parça koparıp kanlı kanlı adrese teslim ediyor. Tabii bu masal bizde yine değişime uğruyor. Kötü kraliçe kurtul ondan diyor, avcıda ormanda bırakıp kurtuluyor. Zamane çocukları burada önemli bir soru sorabiliyor. Babasına telefon etmemiş mi? Babası onu bulurmuş? O zaman cep telefonu yokmuş ki bal arısı? Neden yokmuş? Bu bir masal… Masallar çok eski zamanlarda geçer. Telefon, televizyon yokmuş işte o zamanlar. Hmmm…(sessizlik)

Daha bitmedi, peki ya Uyuyan Güzel? Kral ve Kraliçe uzun yıllar sonra doğan bebeklerini kutlamak için davet verirler, kötü kalpli büyücüyü çağırmazlar. O da gelir ve bebeğin yanına giderek,16 yaşına gelince eline iğne batacak ve ölecek! kehanetini buyurur. Elimize iğne batarsa ölür müyüz? Ölmeyiz kızım, kötü büyücünün bahsettiği iğne sihirli bir iğneymiş, sadece masallarda olan. Zaten Aurora’da ölmemiş sadece yüzyılcık uyumuş! Ufak atsalar civcivler yer belki ama bu zamane çocukları yemiyor maalesef.

Bir de 3,5 yaşındaki çocuğun bile aklına yatmayan işler var, biz bu kadar sorgulamazdık masalları. Pamuk prenses cücelerin evine nasıl girmiş? Kapı neden açıkmış, başkasının evine girilir miymiş, peki neden pamuk prenses o evi temizlemiş, bulaşıkları yıkamış? (burasını bende hala anlamıyorum) Pamuk prenses çok titizmiş kızım.

Külkedisi ayrı bir vaka… Cam ayakkabı olur mu hiç anne, kırılıp ayağına batmaz mı? Kırılmaz, sihirli çünkü. Bu sihir lafında çok keramet var. Çocuğunuza masal okurken çok sıkıştığınız yerde bonus gibi hemen kullanın.

Ağustos böceği ve karıncaya ne dersiniz? Sen bütün yaz şarkı söyledin ben çalıştım. Şimdi donarak ve açlıktan öl de aklın başına gelsin. Çocuklara bencil olmayı daha güzel öğretebilen bir masal tanımıyorum üzerine. Bizim masalda karınca Ağustos böceğini evine kabul ediyor, bir daha ki yaza çalışıp kışa hazırlanacağına söz veriyor o da, sonra mısır patlatıp film seyrediyorlar.

Hansel ve Gratel’e de değinelim mi? Hani yam yam cadı kadına? Çocukları şişmanlatıp sonra kazanda pişirip yeme fantezisi. Bir nesil bu masallara mı kurban gitti acaba? Bu kadarı da fazla dedirten, çocuklara dikkat etmeleri gereken şeyleri anlatırken bir yandan canice fikirler aşılayan, katletme üzerine mesajlar veren tuhaf masallar.

Onlar değiştirmiyorsa siz değiştirin.

Ben bu konuda yabancı bir bebek kanalında yayınlanan “bebeklere masallar” programını öneririm. Bugünkü çocuklara, onların psikolojilerini göz önünde bulundurarak revize edilmiş eski masalları bir de orada dinleyin. Örneğin, Kırmızı başlıklı kız, karnı acıkmış kurda “lütfen” demeyi öğretiyor, “biraz yemek verir misin lütfen?” diyen kurdu ninesi ile sofraya davet edip birlikte yemek yiyorlar. Başka bir masalda Külkedisi balo için kıyafetini kendi dikiyor, hazırlıyor… Öyle periler, büyüler yok. Böyle değiştirilmiş, yenilenmiş bir sürü güzel masal var orada. Siz de çocuklarınıza yenilenmiş bu masalları anlatabilir, ya da kendi masallarınızı yazabilirsiniz. Hayal gücünüze kalmış. Şimdiki çocuklar gerçekten harika ve artık o tozlu raflarda kalmış, eskimiş, çocuk ruhundan bir haber masallara hiç ihtiyaçları yok.

(03 Aralık 2009 Perşembe, bebek.com köşemden alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder