8 Mayıs 2012 Salı

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu" 1. Ders

Geçtiğimiz hafta -uzun bir aradan sonra- bal arısının cocuk psikiyatırı ile buluşma günüydü..Son bir iki senedir kafamızı kurcalayan, sık sık pedagogumuzun kapısını çalmamıza neden olan problemlerimiz, henüz testler ile desteklenmese de, dikkat bozuluğu sonucuna ulaşıyor. Doktorumuz bal arısını sürekli kanalı zaplanan bir televizyona benzetiyor ki bugüne kadar sanırım kızımı en iyi tarif eden örnek bu. Şimdi okumam gereken bir sürü yeni kitap ve dikkat eksikliği konusunda öğrenmem gereken bir sürü yeni bilgi var. Konularda ilerledikçe buradan aynı sorunları yaşayan anneler ile de paylaşacağım.
Bugün ilk kez Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Öğrenme Güçlüğü Derneği ile tanıştım mesela. Oradan bazı yayınlar ve dikkat çalışması yapabilmek için oyunlar aldım. Öncelikle şunu söylemeliyim,bu konunun üstesinden en iyi oyun ile gelebileceğimizi anladım ve gerçekten çok faydalı (oyuncakçılarda pek göremeyeceğimiz) eğitim setleri ve oyuncaklar ile karşılaştım. İşin bir "ama"sı var tabii, maliyeti biraz yüksek ürünler bunlar ama söz konusu çocuklar olunca hele de onların sağlıklı gelişimi için çabalıyorsanız gülümüzü seviyoruz madem dikenine de katlanalım diyorsunuz. Çünkü "gülümüzden biz sorumluyuz"
Eğer hiperaktivite ve dikkat ile ilgili sorunlar yaşıyorsanız önce doktorunuzla sonra da bu tür dernekler ile iletişime geçmeniz faydalı olacaktır eminim. Ben başlangıç olarak bir kitap ve tangramlardan oluşan bir oyun setini tercih ettim. Sanırım ben de bir süre bu konuda dersimi iyi çalışmalıyım.
Tabii bu tür ziyaretlerde işin biraz da gülünç yanlarını görüyorum. Derneğin başkanı ile sohbetimizde, oyuncakları incelerken, çocuğu sevmediği bir şeye alıştırmanın yollarını konuştuk. Mesela diş fırçalamayı sevmeyen çocuğa, "arkadaşımın çocuğu diş fırçalamayı sevmiyormuş sen ona ne önerirsin?" gibi yaklaşıp kendi çocuğumuza bunu nasıl sevdirecegimizin yolunu bulabiliriz gibi örnekler verdi, mantıklı da geldi bu yöntem!
Eve geldim bir baktım anneannemiz bezelye yemeği yapmış, bal arısı da hiç sevmez. Yöntemi öğrendim ya hemen pratiğe geçireyim dedim, "arkadaşımın kızı hiç bezelye yemek istemiyormuş sence ona annesi nasıl sevdirebilir? diye sordum. Cevap bana bir kez daha hiç bir şeyin kitaplarda yazdığı gibi toz pembe olmadıgını hatırlattı:
"İyi ediyor, bırak yemesin yaa! Ben de hiç sevmiyorum zaten!!"

İşte benim için "buyur buradan yak!" anı budur...

Anne notu: Derneğe en kısa sürede pos cihazı edinmelerini tavsiye edebilirim. İnternette bu konuda bir engelleri var mı diye araştırırken gördüm, Çankırı Koçlu köyü derneğinin bile pos cihazı varken sizin neden olmasın? İkinci bir önerim de web sitesindeki fiyat listelerini güncellemeleri olabilir, naçizane...