20 Ekim 2010 Çarşamba

Çağımızın hastalığı “alerjiler”

Bahar ayları, polenler ve kış uykusundan uyanan doğa beraberinde çocuklar için bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Modern çağımızın hastalığı alerjiler bunlardan en önemlisi ve sanırım günümüzde her çocukta biraz var.

Pek çok alerji hastalığı türü var, astım, alerjik rinit, deri alerjileri, ilaç alerjileri, besin ve hatta göz alerjileri.

Çoğu zaman bu alerjiler hastalıklarla benzer belirtileri barındırdıkları için ayırt edilemeyebiliyor. Uzmanlar bile alerji tanısını koymakta zorlanabiliyor. Çevremde pek çok anne alerjilerden dert yanarken bu hafta biraz bizler için bilgi toplamak istedim.

Alerjinin en basit tanımı bir maddeye karşı vücudumuzun gösterdiği anormal duyarlılık… Genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra besinler de alerjilere yol açabiliyor. Alerji yelpazesi bu kadar genişken çocukların alerjilerini tespit etmek de bir o kadar zorlaşıyor.

Uzmanlar alerjinin büyük ölçüde genetik olduğunu vurguluyor, anne ve babasında alerji hikâyesi olan çocukların %50sinde alerjik hastalıkların gözlenebildiğini belirtiyorlar.

Alerjik tepkimelerin en yaygın belirtileri: burun akıntısı, aksırma, hırıltılı solunum, öksürme, isilik / döküntü, boğaz, göz, kulak, ağız bölgelerinde kaşıntı, nefes darlığı, kusma ve ishal. Bunların pek çoğu aynı zamanda hastalık belirtileri de olduğundan alerjileri kolaylıkla ayırt etmemiz zaman alabiliyor. Bu sorunları yaşayan çocuğumuz için doktorumuza ya da bir alerji uzmanına başvurmamız hastalığın teşhisi için çok önemli.

Araştırdığınızda alerji testi metotlarının çocukların yaşına göre farklılıklar gösterdiğini göreceksiniz. En yaygın olanı kanda eozinofil düzeyi ve total Ig E testleri. Deri testlerinde ise prick testi yine yaygın uygulanan bir test ve Ig E'ye göre daha yüksek duyarlılığı var. Deri testinde alınan sonucun doğruluğu yaşla birlikte kazanıldığı için genelde uzmanlar 4 yaş ve üzeri çocuklarda bu testi uyguluyorlar.

Bebeklikte en çok atopik dermatit ve besin alerjileri gözleniyor. Bu yüzden uzmanlar verebildiğimiz kadar anne sütü vermemizin çocuğu büyük ölçüde alerji riskinden koruyacağını belirtiyor. Ayrıca ek gıdalara geçişte her gıdanın birkaç gün denenerek bebeklerin alerjik tepkilerinin gözlenmesi gerektiği de önemli bir diğer ayrıntı. Bebeklik döneminde yine sık rastlanan alerjiler inek sütü, peynir gibi ürünlere, laktoza karşı olabiliyor.

Peki, çocukları alerjiden korumak mümkün mü?

Uzmanlar alerjinin önüne geçilemeyeceğine ancak bazı önlemlerle riskin minimuma indirgenebileceğine dikkat çekiyor. Çocuğumuzda var olan alerjiyi tespit etmek aslında onu bu hastalıktan korumak için atacağımız en önemli adım. Uzmanlar evde toz ve kiri önlemek için gereksiz eşyalar bulundurmaktan kaçınmamızı, ortamı nemli tutmamızı ve alerjik çocuklara ağırlıkla pamuklu giysiler giydirmemizi öneriyorlar. Bunun yanı sıra ev temizliğinde anti alerjik hepa filtreli süpürgeleri ve hava temizleyicileri kullanmak alınabilecek diğer önlemlerden. Özellikle astım alerjisi olan çocuklar için evde olduğu kadar dışarıda alacağımız önlemler, onları toz, kir, sigara dumanına maruz mekânlardan uzak tutmak oldukça önemli.

Alerjik çocukları olan ebeveynlerin bir merak ettiği konuda sanırım alerjilerin zaman içinde yatışıp geçme olasılığı olup olmadığı. Uzmanlar ender de olsa bazı alerji türlerinin çocuklarda buluğ çağında azalabileceğini ama erişkin yaş döneminde de yeniden tekrarlayabileceğini vurguluyor. Ayrıca dengeli beslenme, düzenli uyku ve egzersiz ile vücudu dinlendirmenin alerjik hastalıkların tedavisinde önemli rol oynadığına dikkat çekiyorlar.
(26 Nisan 2010 Pazartesi, bebek.com köşemden alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder