20 Ekim 2010 Çarşamba

Evde ne kadar demokrasi?

Çocukluğumuzda “sen küçüksün anlamazsın”, “büyüklerin işine karışılmaz” , “sen daha çocuksun, karar veremezsin” şeklinde ikazları sık sık duymuşuzdur. Sonra çocuk psikolojisi alanında aydınlanma çağına girdiğimizde okuduklarımızın bize farklı bilgiler verdiğini gördük, içten içe özgüvenimizi baskılayan, ifade becerimizi törpüleyen ebeveynlerimize kırıldık. Çocuklarımıza daha fazla fikirlerini sormaya, seçenek hakkı vermeye, onlar konuşurken daha fazla dinlemeye başladık. Ama acaba bu konuda da biraz ipin ucunu kaçırdık mı?

Etrafımıza baktığımızda, birçok evin artık küçük yöneticileri, efendileri, patronları olduğunu görmek zor değil. Hepimiz çocuklarımıza göre planlar yapma, onları mutlu etme derdine düşmüşüz sanki ve işin kötüsü karşımızdaki çocuk da hani bunun kadir kıymetini bilecek olgunlukta değil. “Görüyor musun bak, annemle babam beni dışarı çıkarmak için en sevdikleri filmden vazgeçtiler”, “sağ olsunlar biraz ağladım diye baş başa dışarı çıkmadılar” gibi hassas şeyler düşünmüyorlar ki? Zamanla çocuğa bu olağan bir durum gibi geliyor, ne istersem yapıyorlar, herhalde böyle olması gerek, ben ne istersem o! şeklinde bir düşünce oluşuyor çocuklarda… Sonra da, eşimle baş başa bir şeyler yapmayalı ne kadar zaman oldu, arkadaşlarımıza ne zamandır gidemiyoruz, kendime bir türlü zaman ayıramıyorum şeklinde yakınmalarımızı dinleyip duruyoruz.

Çocukların düşüncelerini ifade etmelerini sağlamak, onların da bir birey olduğunu hissettirmek, fikirlerine ve isteklerine değer vermek elbette önemli. Zaten yeni yetişen nesil bizlerden kat kat fazla özgüvenli ve cesur… Ama sırf onları mutlu etmek için gerçek dünyaya ve kurallarına sırtımızı dönmek ne derece doğru? Kuralsız ve sınırsız bir hayat sadece çocuklar için değil biz yetişkinler için bile imkânsız olurdu. Düşünsenize trafik kurallarının ya da işaretlerinin olmadığı bir şehirde yaşasak, bizi yönlendiren ya da uyaran levhalar bir anda ortadan kaybolsa, toplum ya da görgü kuralları olmasa, herkes itişe kakışa yürüse ya da hep bir ağızdan konuşsa hayat nasıl bir kâbusa dönüşürdü? İşte bu yüzden çocuklar için kurallar ve sınırlar bu denli önemli.

O halde Çocuklarımızı yetiştirirken ne kadar demokratik olmalıyız? Uzmanlar çocuklarınızı dinleyin, düşüncelerine değer verin ama sınırı çizmekten korkmayın diyor. Çocuğun kendi sınırlarını ve bir ebeveyn olarak bizim buna ne kadar izin vereceğimizi bilmesi gerekiyor. Tabii bu sınırı çizerken, “sen daha küçüksün, anlamazın, karar veremezsin” şeklinde dikta uyarılarla değil yine demokratik bir üslupla bunu gerçekleştirebilmek gerek. Uzmanlar çocukların kendilerini ifade etmelerine ya da yorumda bulunmalarına izin verilmeli ama kararı yine en son anne babaların vereceği bildirilmeli diyorlar. “Madem istiyorsun, peki o halde!”demek yerine “Haklı olabilirsin, düşündüm de bu güzel bir fikir, bende böyle yapmamıza karar verdim gibi cümleler ile karar hakkının ebeveynlerde olduğu vurgulanabilir. Uygun olmayan ya da mantıksız isteklerine ise o konuda yeterince bilgisi ya da tecrübesi olmadığı için karar veremeyeceği uygun bir dille söylenebilir. Uzmanların bir uyarısı da bir kuralı ya da doğru bir davranışı öğretmek için çocukları başkalarıyla kıyaslamaktan özellikle kaçınmamız gerektiği yönünde. Bizler nasıl birileriyle kıyaslanıp kendimizi yetersiz hissetmekten hoşlanmıyorsak, onların da bir birey olduğunu ve bunun çocuğa faydadan çok zararı olduğunu unutmamak gerek.

Şüphesiz hepimizin hayatı çocuktan önce ve çocuktan sonra şeklinde net bir çizgi ile ikiye ayrıldı. Çocuktan sonra hayatımızın en çok ta ilişkilerimizin dinamiği değişti. Ama yine uzmanların söylediği bir gerçek var, “siz çocuklarınıza göre değil, çocuklarınız size göre yaşamalı”. Bu, kendi hayatımızın koşuşturmacısı ya da keyfi içinde çocuğumuzu oradan oraya savuralım anlamına gelmiyor tabii ki. Burada önemli olan kendimize de yaşam alanı ayırabilmek ve çocuğumuzun bunu anlamasını sağlayabilmek. Tüm çocuklar az ya da çok benmerkezciler ama dünyanın onların etrafında dönmediğini, gerçek hayatta kırık kalpli tecrübeler ile öğrenmelerindense, yine bizden öğrenmeleri belki de en sağlıklısı. O halde şimdi, anne-baba ayarlarımızı tekrar gözden geçirme zamanı…

(31 Aralık 2009 Perşembe,bebek.com köşemden alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder