1 Mart 2011 Salı

Evdeki Pinokyo’lar

Bu hafta, televizyonda, çocuklarda “yalan” söyleme alışkanlıkları ile ilgili güzel bir programa denk geldim. Faydalı da oldu, çünkü kurduğu hayal dünyasında, benim kızım da sık sık yalan söyleme mekanizmasına başvuruyor, olmayan şeyleri olmuş gibi anlatıyor ve bol bol uyduruyor.
Hepimizin evinde bu küçük Pinokyo’lardan var. Bizde kreş ile birlikte bu durum biraz daha sıklık kazandı. Bu tehlikeli sularda yüzerken dikkat etmemiz gereken en önemli şey ise mümkün olduğunca bu 5 harfli kelimeden uzak durmak. Uzmanlar çocuklarımıza karşı “Yalan söylüyorsun”, “Yalancısın, yalancıları kimse sevmez” gibi yaklaşımlardan kaçınmamızı öğütlüyor.

3-7 yaş arası çocuklarda özellikle sıklıkla görülen bu durum “Yalancılık” da değil aslında. Olsa olsa doğruları söylememek dahası belki uydurmak… Balım geçen sene okulda evimize hırsız girdiğini söylemişti. Değil evimizde, çevremizde bile böyle bir olay yaşanmamışken böyle bir şeyi neden söylediğine anlam verememiştim. Sonradan anladım ki sınıflarında başka bir çocuğun evine hırsız girmiş ve muhtemelen ona gösterilen merak, alaka benim kızımın da ilgisini çekmişti, çok geçmeden o da aynı numarayı denedi.

Bu yaşlarda söyledikleri bu masumane yalanları hemen yüzlerine vurmayın diyor uzmanlar. Bizdeki yalanlar genelde olmayan şeyleri olmuş gibi anlatmak; öğretmen beni karanlık odaya kapattı, arkadaşım kafama vurdu kanlar aktı, anneannem bütün gün bana yemek vermedi gibi yalanlar. Hatta bunları öyle büyük ustalık ve ciddiyetle söylüyor ki kendi bile inanıyor sanki söylediklerine, dahası bazen ben bile. Bazen bu yalanlar öyle boyutta oluyor ki aslı astarı var mı diye sorgulamak zorunda bile kalıyorsunuz. Ama yukarıda da belirttiğim gibi, bu tür durumlarla karşılaştığımızda çocuğumuzu asla yalancılıkla suçlamamalıyız. Hemen tepki vermek yerine “bence bu doğru değil, bana doğruları anlatabilirsin” gibi cümleler kurabiliriz. Daha büyük yaşlarda anne, baba veya aile yaşantısına yönelik yalanlar da baş gösterebiliyor ki bu çocukların yaşantılarını yeterince renkli görmemelerinden, anne veya babayı yetersiz görmelerinden kaynaklanabiliyormuş.

Tabii bu yalanlar sık sık tekrarlanıyorsa nedenlerine de bakmak ve yardım almak gerekebilir diyor uzmanlar. Örneğin bizi kızdıracak bir şeyler yaptığında suçu sürekli başkalarına atma gereği duyuyorsa, kendi tutumlarımızı da gözden geçirmemiz gerek. Belki de doğruları söylediğinde anne babanın sert tutumları, katı cezaları ile sık sık karşılaşan çocuk doğruları söylemekten kaçınıyor olabilir. Benim öfkemi derecelendirme yöntemim var mesela; bazı durumlar karşısında, “bu yaptığına kızdım”, bazılarında; “bu yaptığına çok kızdım” ya da “bu sefer çok çok kızgınım” gibi hep kızgınlığımın derecesini belirtiyorum. Böylelikle kızım beni kızdıracak ve çok çok kızdıracak durumları ayırt edebilir ve çok çok kızacağım şeyleri yapmaktan kaçınabilir diye düşünüyorum. Eğer ufak bir sakarlığa, bir eşyayı kırmasına; elektrik priziyle oynarken yakaladığımızda verdiğimiz tepki ile aynı ölçüde bir tepki veriyorsak bu çocuk için daha karmaşık bir hal alabilir. Ne yapsam annem, babam kızıyor diye düşünüp sürekli her durumda yalana başvurabilir.

Bir de tabii yetişkinlerin, çocukların yanında göz göre göre söyledikleri yalanlar var ki en dikkat etmemiz gereken konu bu. Yalanı doğal bir şeymiş gibi, kolaylıkla çocuğumuzun yanında söylememiz, ona benzer durumlarda kendisinin de yalan söyleme hakkı olabileceğini modelliyor aslında. Başka bir programımız varken arkadaşımızı hasta olduğumuzu bahane ederek geri çeviriyorsak, sebep ne kadar haklı olursa olsun çocuğumuzun aklında, annem arkadaşına yalan söyledi kısmı kalıyor. Bir yaramazlık anında onu rahatlatmak için kurduğumuz “Bu yaptığını sakın babana söylemeyelim” gibi bir cümle çocuğun aklında, bazen insanlar birbirlerinden gerçekleri saklayabilir, yalan söyleyebilir şeklinde kalabiliyor. Bu tür örnekleri çocuğumuzun yanında sık sık tekrarlıyorsak, bunun çocuğumuzun bakış açısını da olumsuz etkileyeceğini unutmamız gerek. Duyduğumuz bütün yalanların en pembe yalanlar olması dileğiyle, küçük Pinokyo’lara sevgiler.
(13 Aralık 2010 Pazartesi, bebek.com köşemden alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder